Dünya Bankası tarafından yayınlanan rapora göre Güney Afrika dünyanın en eşitsiz ülkesi
Dünya Bankasının ortaya koyduğu kriterlere göre, bir toplumda yaşayan insanların %10’u, ülke zenginliğinin %80’inden fazlasına sahip ise, bu toplumda ırkçılık problemi önemli bir yer işgal ediyor anlamına gelmektedir. Bu kriter son olarak uzun yıllar boyunca Güney Afrika Cumhuriyetinde ağır bir şekilde yaşanan ırkçılık felaketi Nelson Mandela’nın başa gelmesi ile yatıştırılmıştı.
Nelson Mandela’ya kadar, Güney Afrika’da “apartheid” denilen ırk ayrımcılığına dayalı, beyazların hakimiyetine ve üstünlüğüne dayalı bir rejim uzun yıllar boyunca siyah çoğunluğa ağır ekonomik, sosyal ve siyasi baskı uygulamakta, bu insanları ağır problemlere mahkum etmekteydi. Mandela, bu ırkçı rejimin yıkılası ve tüm ırkların temsil edileceği bir Güney Afrika için önderlik yaptı ve bu uğurda 27 yıl hapis yattıktan sonra ülkenin başına seçimle gelen ilk siyah başkanı unvanını aldı.
Güney Afrika’da ırkçılık maske mi taktı?
2004 yılında siyaset sahnesinden çekilerek inziva hayatı yaşayan Mandela 5 Aralık 2004 yılında hayata gözlerini yumdu. Nelson Mandela’nın uğruna bir ömür harcadığı ve birçok siyah insanın ağır acı ve sıkıntılar çektiği Güney Afrika Cumhuriyeti‘nde, siyah insanların sadece kendilerini mecliste yeterince temsil etmesi imkanına kavuşmuş olması bile fakirliklerine ve refahtan yeterince pay almalarına yeterli olmadı.
Dünya Bankası raporunda, Güney Afrika Cumhuriyeti, 164 ülke arasında yapılan hesaplamalar ve araştırmalar ışığında, dünyanın ırkçılığa dayalı sebeple gelir dağılımının en eşitsiz olduğu ülke olduğu sonucu ortaya çıkmış oldu.
10 Mayıs 1994‘te Nelson Mandela’nın Güney Afrika’nın ilk siyah devlet başkanı seçilerek apartheid rejimine son vermesinin üzerinden 28 yıl geçmesine rağmen, Güney Afrika’da insanların dış görünüşü ve cilt rengi halen daha eğitimde ve çalışma hayatında çifte standart olarak bütün gerçekliği ile beyaz azınlık tarafından yaşatılıyor.